Epikuros
 
Epikuros:
M.Ö 341-270 yıllarında yaşadığı sanılan Epikuros’un M.Ö 310’da Mytilene’de kurduğu ve M.Ö 306 yılında Atina’ya taşıdığı okul kitaplıkları ve sınıfları ile gerçek bir okul değil, bir kardeşler topluluğudur. Belli bir felsefeyi benimseyenlerin toplandığı bir manastır görünümündedir. Atina’daki bahçe, 2.6 kg gümüş verilip kardeşlerce satın alınarak toplantılar yapılmaya başlanınca buraya “bahçe okulu” dendi. Epikuros, Stoacılığın kurucusu Zenon’dan beş altı yaş büyüktür. Zenon bir asyalıdır. Bahçenin hocası ile belli başlı arkadaşları gibi Atina’nın köklü ailesindendir.
Epikuros’un öğretisi M.Ö 3. Yüzyılda Metrodoros, Hermarkhos, Polystrates tarafından sürdürülür. M.Ö 2. Yüzyılda Apollodoros ve Philodemos Epikuros’un öğretisi yayarlar. Latin ozanı Lucretius’un dizelerinde ve özellikle şeylerin doğası’ında Epikurosçuluğun bilimsel öğretilerine yeniden rastlanır. Epikuros’un çeşitli kesin bilgi biçimleri açıklanır. Bu tür bilgilerin en alt basamağında duyumlar vardır (acılık, tatlılık v.b). en yüksekte ise sezgi bulunur. Epikuros, evrenin yapısını açıklarken Demokritos’un atom kuramını yeniden gündeme getirir:
Evrendeki herşeyi yapan atomlar sonsuz bir devinim içindedirler. Bazen, önceden kestirilmesi olanaksız donanımlar yaparlar. Bunlara “atomların sapması” denir. Böylece Epikuros doğa yasalarının saltık olmadığını, evrende zaman zaman taşmalar bulunduğunu da vurgular.
Ahlakın amacı, acıları ve sıkıntıları ortadan kaldırmak, ruhu dinginliğe ulaştırmaktır. Bilge isteklerini yaparak, onları doyurarak dinginliğe ulaşır. Epikuros ahlakı, amaçta Stoa ahlakına benzer. Ayrılık amaçlardadır. Epikurosçulukta zevkler derece derecedir. Bilge odur ki, zevklerin hesabını ustaca yaparak onlardan en çok hoşlanmayı becerebilsin. Sonunda Epikuros’un şu sözüne varılır:
“En büyük zevk yanında hiç acı ve sıkıntı getirmeyendir.”
Her zevk, az çok bir sıkıntıyla birlikte geleceğine göre Epikurosçuluk, sıkıntıdan kurtulmak için en sonunda dünyadan kopmayı öğütleyecektir.

Epikürcülük
En başta onlara Tora ile çeşitli şekillerinde Helenizm arasında uzlaşma olamayacağını göstermeliyiz. Bu ikisi taban tabana zıttır.
Örneğin Epikür’ün felsefesini ele alalım: “Yiyelim, içelim çünkü yarın öleceğiz.”
Epikürcülere göre insanın en yüksek ideali kendi mutluluğu ve hayatın tadını çıkarmaktır. Her hareketi doğru ve adil olana değil, şu sorunun yanıtına dayanmalıdır: Bu benim şu anki keyfime katkıda mı bulunacak yoksa keyfimi azaltacak mı?
Fiziksel haz en büyük yegane iyiliktir der Epikürcülük; fiziksel acı ise en büyük yegane kötülük.
Dolayısıyla Epikürcülük hayata neredeyse sadece materyalist bir açıdan bakar.
 
  toplam 25017 ziyaretçi buradaydı sende hoşgeldin...

cursor
Hadi Sende Tıkla
************************************************************************************ // -->

 
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol